Hikayemi GD 21 Guns ile dinlemenizi öneririm :J
UYUŞTURUCU
Vücudum buz gibi.Eklemlerimi bile hissedemiyorum.Kahretsin!
Aslında hiç bu kadar zor olmamıştı..Neden böyle oluyor ki şimdi?
Kanımın vücudumdan ağır ve sıcakça çekildiğini hissediyorum.Ellerim titremeye başladı ve başım felaket bir derecede ağrıyor.
Beynim deliniyor!
Bitsin artık yeter.Hemen bitsin.Damarlarımdaki kan adeta vücudumu delip fışkırmak istiyor sanki.
Dudaklarım kupkuru oldu.Sadece ciğerlerime biraz temiz hava girsin istiyorum..Yerde çaresiz salak gibi kıvranıyorum işte.
Aslında çaresiz demem yanlış.Kendim istemiyor muyum? Evet.Canımın yanmasına rağmen hala istiyorum.
Öleceğimi bile bile hala ve hala.
İnsan nasıl böyle bir saçmalığa haz duyar..?
Kendimi tanıyamıyorum.Ne istediğimi de bilmiyorum.
Gözlerimi açmaya korkuyorum.Dişlerim kırıldı galiba sıkmaktan.Yok hala yerindelermiş.
Her zaman bu kadar iğrenç geçmezdi bu dakikalar.
Lanet olsun!
Bacaklarım benden bağımsız hareket etmeye başladılar.
Titreyen ellerimle bacaklarımı tutmaya çalışıyorum.Ama faydasız.
Sıkmaktan acımış olan göz kapaklarımı yavaşça açabildim sonunda.
Winona Sokağı gözüme hiç bu kadar korkunç görünmemişti: Kalın bir sis tabakası..
Dar uzun ve her zaman ıssızdır.Bankalr zaten çok iyi tanırlar beni.
Uzun ve dar soğaında sadece bir kırık lamba vardır.
Kendimi her zaman sıcak ve güvende hissettiğim sokağımın karanlığı şimdi neden beni ürkütüyor?
Of,gözlerim yanıyor.
Şuan aynada en son görmek istediğim şey benim.
Ah!
Birisi beynimi sökse lanet kafamdan ve bitse bu çile !
Vücudumun buz gibi soğuk olmasına karşın derimi yakmaya devame diyor kan.
Yeter.
Bir elimdeki şırıngayı yere fırlattım.Aman ne kadar uzağa gitti öyle (!)
Başımı güçlükle sağa çevirebildim.Ah hadi ama !
Andre hala kolunu delmekle meşgül.
Bağırmak avazım çıktığı kadar çığlık atıp beni görmesini sağlamk istiyorum ama sesim çıkmıyor!
Böyle çaresiz kalmaktan nefret ediyorum.
Güçsüz olmaktan nefret ediyorum.
Aramızda birkaç adım olmasına rağmen neden bu kadar uzaktasın ki?
Derin bir nefes alıp bağırmaya çalıştım ama sesim bir sinekten farksız çıktı.
Umarım beni duydun Andre.Ama nasıl duyacaksın ki zaten? Saçmalamaya da başladım.
Bu sefer ölüyorum galiba.
'' Andre.. ''
Ne olur duymuş ol.Yüzünde rahatlamış bir gülümseme var.Saçlarını bir eliyle düşmüş olan yüzünden geri itti.
Sırtını mutlulukla duvara yaslamış ve öylece yere bakıyor.
Elindeki şırıngaları yere atıp gözlerini gülümseyerek kapadı.Lanet olsa çocuk! Duymadı işte beni!
Tamam..Panik yapmıyorum.
Aniden beynimde tarifi mümkün olamaz bir acı duydum.Sanki beynime sivri bir bıçak girmişti.
Duyduğum acıyla dudaklarımdan yüksek sesle ismi çıktı.
'' ANDRE! ''
Sonunda sesimi duyabildi.Kafasını hızlıca yerden kaldırıp bana baktı.Yerden görmediğim hızda kalkıp iki adımda yanıma geldi.
Gözlerindeki korkuyu görebiliyorum.Sarı saçları lambanın altında parlıyor.Solgun yüzünü biraz daha yaklaştırdı.Bal gözleri kocaman.
Benden çok daha panik olduğu kesin.Sanırım önce onu sakinleştirmem gerekecek.
Aptal çocuk.
Bir çırpıda yere oturdu ve başımı alıp dizlerine yatırdı. Saçlarım dizlerinden yerlere düşüyor.
'' Sun.Ne oluyor? İyi misin? Alışkandın sen.İyi misin? Hastahaneye gidelim mi? Eve mi gidelim yoksa? Of ! Bilmiyorum.Birşey is-''
Kanım gittikçe daha hızlı akıyor ve beynim sanırım artık bana ait değil.Çok üşüyorum çok daha fazla.
Elimi hafifiçe onu susturmak için kaldırdım.Konuşmam gerek.Zorla da olsa gerek! Dudaklarımı yavaşça araraladım.
'' İyiyim..Andre.İyiyim.Birazdan geçecek biliyorsun.''
Hiddetle ben hiç konuşmamışım gibi devam ediyor hala.Of..
'' Hayır iyi değilsin! Sen de çok iyi biliyorsun ki bu kadar çok uzun sürmesi nomal değil ! Hastahane.Evet! Hemen gidiyoruz. ''
Ne hastahanesi? Doz fazla geldi sanırım.Beynim kafatasımı zorlarken beni hala konuşturuyor..
'' Salak mısın Andre? Hastahane demek polis demek.Ve polis de b*k çukurudur.Geçecek şimdi..Ah! ''
Soğuk ve güçsüz ellerimi sıcacık büyük ellerinin arasına aldı.Şaşırıyorum hep ona.Hava uçan kuşu bile dondururken o hep sıcaktır.
Sımsıcak.
Her ne kadar katı görünmeye çalışsa da asla bu duvarı öremez kendine.
Sıcak dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Ürperdim.Sıcaklık buz vücumu birden etkiledi.
Bal gözlerinde anlayamadığım duygularla kaplı.Anlayamıyorum..
Saçlarımla oynarken boğuk bir sesle konuştu.
'' En başta..Sana vermemeliydim hapları.Şırıngayı asla vermemeliydim.Kendimden,pisliğimden korumalıydım seni!Yapamadım ama..
Uzaklaşamadım senden..Ve şuan kollarımda acı çekerken hiçbir şey yapamıyorum ! ''
Kalbimin ritmi sonunda eski ritmine dönüyor.Oh! Sonunda düzenli nefesler alabiliyorum.
Sadece beynimde uğultular var ama çok hafif.Başımı yavaşça ellerinin rasından kaldırdım.En azından kendimi iyi hissediyorum.
Üstüm başım toz içinde ama.Bir daha asla sokakta şırınga yok.Üzerimde mini siyah bir etek ve siyah bir tişört var.Tabii etek tozun içinde gri bir renk almış.
Bağdaş kurup ona döndüm.
'' Hapları senden ben istedim ve şikayetçi de değilim.İğnelerden de hiç.Hem sen kendini benden soğutamazsın ki şapşal. ''
Gülümseyerek ellerini kavramaya çalıştım.Teni bembeyazdır.Beyaz ve pürüzsüz.O kadar güzel ki damarları ellerinin altından görünür.
Solgun yüzüne inat dudakları koyu kırmızıdır.Kusursuzluğunda tek hoşlanmadığım şey:İnce mor halkalar..Gözlerinin altında mor halkalar gün geçtikçe daha da çok kalınlaşıyor.
Sanki ben de yok..
Elini yanağıma koydu.
'' Bir tek dileğim olsaydı hem senden uzaklaşmak hem de senden hiç kopmamayı dilerdim. ''
Gözlerindeki acı ve suçluluk duygusu taşıyordu.Ama..Ama bu çok saçma.Ben istedim ve acımı da çekerim.
Çekiyorum da.
Ortamı yumuşatmak için hemen lafa atıldım.
'' A hadi ama şapşal şey.Bu kadar romantizm beni yorar.Ayakta durabileceğimi hiç sanmıyorum.Daha beni eve kadar taşıyacaksın kaytaramazsın. ''
Şımarıkça gülümsüyorum ona.Kafasını dağıtmam lazım.Ne yaptığımı hemen anladı.Şuan suratıma imalı bir şekilde bakıyor.
Konuşurken sadece insanın gözünün içine bakar ve şuan da öyle yapıyor.Oldukça rahatsız edici.. Beni yenmesine sinir oluyorum.
Yavaşça kalkıp pantolonunu sildi.Fazla titiz.Eğildi ve belimden tutup kaldırmama yardımcı oldu.Sadece ona sarılıp kendimi bırakmak istiyorum.
Kendimi tam ona bırakmak üzereyken benden önce davrandı işte yine.Sıkıca kollarıyla kavradı.Sıkı ve hızlı.
Başımı omzuna gömdüm sadece.Gözlerimi kapayıp kokusunu içeme doya doya çekiyorum.Bayılıyorum sanırım.
Kokusu bir nane şekeri ile lavantanın karışımı gibidir.Daha çok ve daha çok çektim içime.Derin bir nefes alıp verdi birden.
Bu bir iç çekişti galiba.Duymamak için sağır olmak lazım.
Sıcak ama sert bir rüzgar esti ve saçlarımı geriye savurdu.Sanırım kemiklerim çatırdıyor.Kendimi tutamayıp gülerek konuştum.
'' Andre.Sanırım kaburgalarımı kırıyorsun. ''
Kollarını gevşetip ellerini belime koydu.Yüzünde yine acı var.
'' Seni çok seviyorum Sun.Sen benim Güneş'imsin.Sadece bana ait olan.Sana zarar ver- ''
Hızlıca konuşup cümlenin sonunu getirmesine izin vermedim.Hayır.Yine o aptal laflar gelecek biliyorum.Bana zarar verdiğinden bahsedecek ve boşuna üzecek kendini.
İstemiyorum artık bunları.
Kollarımı boynuna doladım.Sıcak dudakları dudaklarımı kavradı.Dudakları yumuşak ama sert öpüyor.İstekli olduğu belli.
Dudaklarında hafif ama beni çeken uyuşturucu tadını aldım.Dudaklarındaki tad ona daha çok bağlanmamı sağladı.Kollarımı daha sıkı doladım ve kendimi ona yapıştırdım.
İstediğim o muydu yoksa uyuşturucu mu? Of saçmalıyorum.Kes.
İnanılmaz derecede güzel.Uyuşturucu..
Tam kendimi kaptırmışken birden kendini geri çekti.Gözleri dolmuştu.Onu hiç ağlrken görmemiştim ben.Ağlamıyor ama ağlayacak gibi.
Dudaklarından kısık sesle döküldü cümle.
'' Sana..zararlıyım.''
Kendime geldim.Sanki yüzüme sert bir tokat yemiştim.Kollarım boynundan düştü.Gözleri pusluydu.Puslu acı ve çaresiz.Ben ise ne yapacağımı bilemiyorum.
Belki de bana zararlıydı evet.Yutkundum.Boğazım kurudu yine.
Hayır hayır hayır.Olmaz.Bana zararlı olması imkansız.Hayatta tek varlığımsın sen benim.Tek tanıdığımsın.Tek sevdiğimsin.Olmaz.
Yavaşça başımızı omzuna yatırdım.
'' Özür dilerim.Özür dilerim.Özür dilerim.. ''
Kollarımı beline doladım.Winona'nın üzerindeki kasvet beni boğuyor.Sis caddeyi tamamen kapladı.Gözleri geceye inat ay gibi parlıyor.
Ama hala beni kollarıyla sarmadı.Ne oluyor? Evet..İşte sardı şimdi.Oh! Çok korkutuyor beni onun bu saçma suçluluk duygusu.Caddede tek ses rüzgarın ılık ağlayışı ve
nefes alış verişlerimiz.Yalvaran gözlerim gözlerini buldu.
'' Daha fazla ayakta duramam Andre.Ne olur eve götür beni.Sanki üzerimden hayvan sürüsü geçmiş gibi. ''
'' Bu hallerini bile sevebiliyorum Sun ''
Gülümsüyor.
Gülümsemesine bayılıyorum.Nadir gülümser ve gülümseyince kusursuzluğu en net şekilde oraya çıkar.
Eliyle belimi kavradı ve caddeyi adımlayamaya başladık.
Güneş işte tekrar doğuyor.
Bütün sıkıntıları bırakıyoruz Winona Caddesi'nde.
Bırakıyor muyuz acaba?
Kasvet kayboluyor ve sis kalkıyor yavaşça.
Gece,acı,iğne..Hepsi orada kaldı.
Andre sıcak dudaklarını alnıma bastırdı.
Yeni bir gün.
Ve yüce Güneş.
Ve biz yine Winona Caddesi'nde yeni güne merhaba diyoruz..